Ekran karşısındaki spesifik yaratık.

Dışarıda konser var, ben gitmiyorum. Dışarıda açılış var, ben gitmiyorum. Dışarıda eğlence var, ben gitmiyorum. Nedenini de bilmiyorum. Belki kalabalığı sevmiyorum? Bir sürü insan, bir sürü kafa, bir sürü düşünce, bir sürü fikir… Hepsi aynı yerde, aynı ortamda. Hepsinde fotoğraf makinesi hepsi anı kaydediyor. Hepsinde video kamera anı ölümsüzleştiriyor! Büyük bir gürültü var, büyük bir gürültü… Hepsi aynı yöne bakıyor, hepsi aynı yeri dinliyor, hepsi aynı şeyi kaydediyor, kafasını kimse çevirmiyor.Herkes odaklanmış… Kimse yanda o saate kadar duran simitçiyi, baloncuyu görmüyor. Peki ya bir soru, o adam neden eğlenmiyor? O adam neden anı kaydetmiyor? O adam neden sevgi sloganları atmıyor? İşte tam bu an ayrılma, sınıflaşma, birbirimizden kopma başlıyor. Neyse sayın ‘olmayan okur’ bir anlık öfke, bir anlık sitem, bir tutam da farkındalıktı bu yazı, belki birazda ilham perisinin fortlatmasıydı beni.Arrivederci.